Hikaye

Büyükçe bir villanın önünden geçerken gelen seslere kulak verdi. Başını o tarafa doğru çevirmesiyle gözleri fal taşı gibi açıldı. Gördüğü en arsız ve ahlaksız manzarayla karşı karşıyaydı. Üstelik gelene geçene görünmek konusunda hiçbir çekince duyulmamıştı; dev, perdesiz pencereler içeriyi bir ayna gibi gösteriyordu. Sapkınlık bahçeye de taşmıştı. Çırılçıplak veya saçma sapan kostümlerle dans edenler, alkolden kendini kaybedenler, çiftleşenler, bağıranlar, kusanlar… Tiksinmişti ama bakmaktan kendini alıkoyamadı.

O sırada Dionysos kostümü giymiş bir adam onu görmüştü. Yaptığı ve yaşadığı şeyden gurur duyar bir hali vardı; hiç çekinmeden onu da davet etmişti. Üstelik, onları zevkle dikizlediğine dair bir imada da bulunmuştu.

Çok sinirlenmişti! O insanların arasında bulunmak mı! Gözünde hepsi aşağılık bir arayışa, pis bir zevkin batağına kendini kaptırmış zavallılardı. Dionysos kılıklı herife ağzının payını vermek istedi; yaşadıkları rezaleti yüzüne vurmak!

Vurdu da, lafını esirgemedi! Lakin karşısındaki adam ürkütücü derecede kendinden, herkesin son derece eğlendiğinden ve ortada hiçbir sorun olmadığından emindi. Üstelik onun da kendileri gibi biri olduğu konusunda amansız laflar etmeye devam etti.

Neden burada durup, bu adama cevap veriyordu ki! Basıp gidecekti ama anlık bir görüntü karşısında kalakaldı. Kendine çok benzeyen bir adam, içeride, kadınlarla… Olamazdı, bu mutlaka dünkü sarhoşluğundan kalma bir göz yanılgısı, bir hayaldi.

O da kendinden; kim olduğundan ve erdemli yolculuğundan emindi. Bunu dile getirmeye başladığında yeniden güçlendiğini hissetti. Ama cümlesi bitmek üzereyken, sanki bir şey enerjisini emiverdi. Sarf ettiği kelimeler kulağında çınlıyor, gözleri kararıyordu.

Sanki konuşan o değil de… başka biriydi.

Tarot

15 numarada Şeytan, destedeki en güçlü ve tehlikeli kart olduğunu göstermek için sabısızlanmaktadır.

Biraz huzura, biraz dengeye ihtiyacı vardı Budala’nın… Fakat, karşısına Şeytan’ın çıktığı bu noktada, dengeden çok uzaklaşacak, aşırılıkların, köleliğin ve kontrolsüzlüğün ne kadar yakınında olduğunu fark edecektir.

Tarot’un en sert kartı olan Şeytan’da, diğer bütün kartlarda yakalanabilecek olan armoni ve dengeyi bulmak mümkün değildir. Şeytan uç noktaları, bağımlılıkları, arzuları ve şehveti temsil eder. Egoizm, materyalizm, hedonizm ve obsesyon ondan güç alır. Bu kuvvetli duygular, sizi her an kendilerine esir edebilir veya siz bu kuvvetli duyguların esareti altına her an girebilirsiniz.

Manipülasyon onun işidir, fakat bir amaca hatta iyi diyebileceğimiz bir amaca hizmet eder. Sizi aldatarak kendine bağımlı kılsa da bunun sebebinin kendisi değil sizin meyliniz olduğunu anlatır. Yani esasında, Şeytan sizin içinizdedir. Kendinize karşı dürüst olmanız, arzularınızın yönünü ve sizi ele geçiren güçleri fark etmeniz için tüm kudretiyle ortaya çıkmış; zayıflıklarınızın ve korkularınızın maddi dünyadaki karşılığı, dış güçler tarafından nasıl kontrol edildiğinizin ise göstergesi olmuştur.

Aslında, zevk aldığınız şeyi yapmanın, tutkularınızın peşinde koşmanın her zaman “kötü” olmadığı da bir gerçektir. Bastırmak adına koyduğunuz engel ve yasaklar, ulaşmak istediğiniz mertebeden sizi daha beter alıkoyabilir. Ve yine bazen, aynı tutku olmasa, zirveler asla varılamayacak noktalar olur.

Şeytan kartı, ihtiraslar ve bağımlılıklar yüzünden dış güçler tarafından kontrol edilmenin bir sembolüdür ve dışarıda bir yerde değil, herkesin içinde bulunur. Kartın yönetici burcu, kararlı, ihtiraslı çoğu zaman maddiyat peşindeki dik kafalı Oğlak’tır.

Esasında Şeytan kartına şu açıdan bakmak gerekir: Uçlara götürüp, tutsaklaşmaya başladığınız alışkanlıklarınızın kaynağı gerçekten nedir? Bu soruyu sorduğunuzda, onları reddetmek yerine, tanımak ve tanımlamak olanağına sahip olursunuz. Bu sayede üzerlerindeki kontrolünüz artmaya başlar. Sahip olduğunuzu sandıklarınızın size sahip olduğunu, hayatın bir tarafına fazlasıyla yatırım yaptığınızı fark edince, buna bir dur diyerek özgürleşme yolunda büyük bir adım atarsınız.

Tüm bu söylediklerimizle birlikte; bireysel ihtiyaçlarınıza ve zevk aldığınız şeylere odaklanmanız doğal bir eğilim; kimi zaman amacınıza ulaşmanız için gereklidir de. Fakat zevklerinizin uzun dönemde neye mal olacağını görebilmek için, onların üzerinizde kurduğu hakimiyetin derecesini iyi kavranmalısınız. Hoyratça davrandığınız bedeniniz, mal mülk edinmek için yıprattığınız ruhunuz, ihtiraslarınıza yem ettiğiniz insanlar gün gelip sizden hesap sormadan evvel kendinizden hesap sormanız gerekir. Ve özgürleşmek sadece bir noktada değil, “hayır” diyebildiğiniz sürece her an mümkündür.